14 Şubat 2012 Salı

sevgi-liler günü..


Bir sevgililer günü daha ..aslında hiçbir yorum yapmak istemiyordum ama sanırım insan ister istemez yapılan paylaşımlardan etkileniyor ve face duvarında benimde katkım olsun diyor..sevgilimin olmaması bu konu hakkında yorum yapmama engel değil ya:)

Özel günlerin hiç birini sevmem, güdülüyormuşum gibi bir his yaratır ben de çocukluğumdan beri..Bayramları da sevmezdim çocukken, çünkü bayramdan bayrama kıyafetimiz, pabuçlarımız olmasına karşın utanırdım yeni bayramlık kıyafetlerimi giymeye..sevinmez miydim sandınız, elbette çok sevinirdim..ne de olsa çocuktum..çocukluk evrem çok hızlıca geçtiğinde çok üzülmüştüm..Çünkü ayaklarım birden çok büyümüş 37 numara olmuştu ve çocuk ayakkabısı reyonunda bana göre pabuç yoktu artık..bu yüzden de hep büyük kadın ayakkabılarından alınırdı..tabiki genç kadınlar için hep ökçeli olduğundan bana büyükanne ayakkabıları alınırdı..bu yüzden  çocukluğumda çok özenmeme rağmen hiç kırmızı pabucum olmadı, çünkü okul içinde alınmış olurdu o pabuçlar..9 yaşından sonra bayramlık kıyafetlerimi ilk gün bir iki saat giyip sonra hemen çıkarır eskileri giyerdim..Yeni kıyefetleri olmayan arkadaşlarım üzülmesinler diye..Bayramların en sevdiğim yanı topladığımız şekerlerdi..kim daha çok şeker toplamış diye toplanır sayar, sonra oturur hepsini yerdik kardeşlerim ve arkadaşlarımla birlikte..biz sevgiyi paylaşırdık aslında rengarenk şekerlere dönüşmüş şekliyle..

Böylesi daha pek çok özel gün oldu her insan gibi benim de hayatımda..anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü,sevgililer günü vs. şimdi neredeyse 365 günün her biri bir duruma göre üleştirilmiş..Günler öncesinden başlayan bir “sevgi alışverişi” kisvesi altında  insanların yönlendirildiği, güdümlendiği bir alışveriş çılgınlığı..

Sevgi’nin böylesine; ucuzlukta damping yapan bir ürüne dönüştürülmesine kızıyorum. “Sevgili” sözcüğünü böylesine pazarlamak kapitalist sistemin dişlileri arasında öğütmek gibi geliyor bana..sevgililer gününde, peynire dönüşmüş kalpleri gördüğümde kalpsizleşmek geliyor içimden..aşkın rengi olduğu söylenen kırmızıdan nefret eder hale geliyorum böyle günlerde..hiçbir şeyin eskisi gibi olmasını beklemiyorum elbette..bunun bir adı da;gelişimdeki değişim..zaman da her şey ileriye doğru gider..gelişiyoruz ve aynı zaman da değişiyoruz..bunu yaparken tüketiyor..ve en önemlisi tükeniyoruz..Sevgi’nin büyüklüğü tüketimdeki büyüklükle ölçülüyor artık..tek bir gün de, sevgililer gününde aşkın kırmızı güllerinin sayısı, tek taş pırlantanın pırıltısı ile ölçülendirmeye yönlendiriliyoruz  sevgiyi..

Çiçeklerden gülü sevemedim bülbülün sevdiği kadar.. gülü başka bir şeye dönüşmüş yüklemlerinden dolayı sevmediğimi anlıyorum şimdi..o yüklemlerle gül masumiyetini kaybetmiş,,bizlerde, aşkın saf ve doğal halinden uzaklaşıyoruz..masumiyetimizi kırmızı güllerle, kalp şeklinde peynirlerle sevgililer günü gelmeden günler öncesinde kaybediyoruz..

Verecek sevginiz çok ise sevdiğiniz ço olsun sevgili dostlarım..sevgiler hepinize..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder